Celal ile Ceren Sinema Çekimi

BS-AKTİF
Sinema Çekimi Eklendi. Önce Üstteki Beğen Butonuna Tıkla Video Aktif Olacaktır.

13 Kasım 2012 Salı

Sabırsızlıkla beklenen celal ile ceren üzerine röportaj

Filmden görüntü

Usta Oyuncu Şahan Gökbakar, 'Recep İvedik' serisiyle yekün 11 milyon 960 bin 750 kişiye ulaşarak sinema sektörüne 92 milyon 376 bin 843 Tl girdi sağladı. Gökbakar, gerek bu paradan kendisine azalma gösteren payla gerekse rol aldığı reklam filmleriyle büyük kazançlar elde etti. 'Çalıştım, başardım, kazandım. Bunlar benim hakkım' düşüncesiyle ruhunu tatmin etmek için yat aldı, otomobiller aldı. 'Ne olur olmamakta. Dünya hali' diyerek kazanç amaçlı evler aldı. Bir de Levent'te 'sinemadan kazandığımı sinemaya aktarmam gerek' diyerek Levent'te villa aldı. İçine de Çamaşırhane Film'i kurdu. İşte o Çamaşırhane Film'in ilk ürünü olan 'Celal ile Ceren', 18 Ocak'ta gösterime girecek. Togan Gökbakar'ın yönettiği filmde Şahan Gökbakar, başrolleri Ezgi Mola ve Timur Kunt ile paylaştı. Fragmanın sosyal meyda gördüğü ilgiden anlaşılan o ki 'Celal ile Ceren', dört gözle 'Recep İvedik'i bekleyen hayranlarını mutlu edecek. 'Recep İvedik 4' ne zaman mı? Önümüzdeki sene. 32 yaşındaki Şahan Gökbakar'ın ne vakit evlenip baba olacağını, kadınlar için ağladığını da okuyacaksınız, film festivallerini neden ciddiye almadığını da.Çamaşırhane Film'i kurmanın ne gereği vardı? Kendi işimi kurma adına yapım şirketini kurmayı uzun zamandır istiyordum. Bunun için de belirgin bir deneyime sahip olmam gerekiyordu. Türkiye'nin hatırı sayılır yapımcılarından Faruk Aksoy ile 3 yıl çalıştım. 'Recep İvedik'in ortağı da olduğum için işlerin nasıl yapıldığını öğrenme şansım olmuştur. Netice olarak yapım şirketini kurmak hem sinemadan kazandıklarımı tekrar sinemaya aktarma isteğim, hem de geleceğim için aldığım bir karardı. Olur ya yaşlandığımda oyunculuk yapmaktan sıkılırsam diye bir yapım şirketi kurdum. Benim oyuncu olarak içerisinde olmadığım, başka arkadaşların filmine yapımcılık yapacağız. 'Recep İvedik'in garanti gişesi varken araya 'Celal ile Ceren'i alma ticari manada ne kadar mantıklı? Ben yaşamda risksiz bölgelerde dolaşan bir tanesi değilim. Bir başka hikayeyi de insanlara sunmak istedim. Elbette 'Celal ile Ceren'in belirli bir gişe yapmasını isterim. Filmin hikayesinin aynı 'Recep İvedik'in hikayeleri gibi yeterince samimi ve komik olduğuna inanıyorum. İzleyiciye aynı lezzeti sunmaya çabaladım. Dilerim filmi izleyenler mesut olur da bizi de gişede mutlu ederler. 'Celal ile Ceren'i çekme nedeniniz sırf 'Recep İvedik' ile başarılı olmayacağını göstermek olabilmekte mi? Televizyona şovuna başladığım ilk günden 'Recep İvedik'i çekene kadar olan zaman diliminde sayısız tipleme, sayısız karaktere hayat verdim. Bu nedenle de "Şahan, sadece 'Recep İvedik'tir cümlesine karşı bir çok fazla alternatifim var. 'Recep İvedik'in dışında da sık beğenilen, fanatikleri oluşan tiplemelerim bulunuyor. Onların da filmlerini çekebilirim. Dolayısıyla hiç bir zaman "ben farklı bir şeyler yapayım, kendimi değişik bir işte de kanıtlayayım hissiyatı arasında olmadım. Ben iş hayatımın yanı dizi hususi hayatımda da kimseye kendimi kanıtlama peşinde koşan birisi değilim. Üç yıllık ara vererek büyük miktarda nakit kaybettiniz. Neden o kadar fasıla verdiniz? Bir kere yaşıyoruz, boşver. Sürekli nakit peşinde koşmanın anlamı bulunmamaktadır. Allah'a şükür 3 sene fasıla verip dinlenecek kadar maddi olanağım mevcut. Bu boşlukta ne yapmak istediğimi düşünmeye vakit ayırdım. kuruluş kurdum, 'Celal ile Ceren'in senaryosunu yazdım, yeni 'Recep İvedik'lerin senaryolarını düşündüm. Makine gibi böyle sürekli film çekmekten değil, işi yaparken eğlenmekten mesut olan biriyim. Nasıl eğleniyorsunuz? Yaptığın işle bir çok insandan daha şanslıysam, yaptığın işten de keyif alabiliyorsam ve başarılıysam iş beni değil ben işimi yönetmeliyim. İlle de oyunculuk yapmak, sinema filmi çekmek için yaşamıyorum. Tüketim toplumu olmamızdan dolayı 3 yıllık arada hayranlarınızın sizi unutması veya terk etmesi anlamında bir endişe yaşamadınız mı? Hayır, onları mesut ettiğim sürece hayranlarımın beni sevmeye devam edeceklerine inanıyorum. Nasıl ki Kemal Sunal, Zeki Alasya, Metin Akpınar, Şener neşeli filmleri aradan uzun yıllar geçse de keyifle izlenebiliyorsa 'Recep İvedik'de de benzer tadın yakalandığı düşünüyorum. Bundan sonraki başka filmlerime aynı tadı vermeye çalıştığım için benden sıkılacaklarına inanmıyorum. Kendi yapım şirketinde size rakip olabilecek birine film çeker misiniz? Komik bir uğraş çıkarabilecek birine elbete seve seve film çekerim. Ben kimsenin kimseye rakip olabileceğini düşünmüyorum. Pazara bir isim daha girmesi beni engeller mi olmadan itekler mi? Ben itekleyeceğine inanıyorum. mesele Soy, Cem, şafak birbirimize rakip değiliz. Sonuçta aynı izleyici kitlesi herkesin filmlerini izliyor. Kim, "Ben Cem'i izliyorum o sebepten Şahan'ı izlemem diyor? Biz futbol takımı mıyız? Biz üyelik sistemiyle mi iş yapıyoruz? Hangimizin daha çok abonesi mevcut? 'Ceren' rolü için twitter'dan davet yaptınız fakat Ezgi Mola rol aldı. O halde twitter çağrısı nedendi? Aslında Ezgi bu filmi ilk konuşmaya başladığımızda aklımıza gelen ilk isimlerdendi. Ama sıra çekimleri sebebi ile boş vakti yoktu. Twitter'dan yaptığım 'Ceren' rolü için üç binden fazla başvuru geldi. 'Ceren'e uygun olanları çağırıp tecrübe çekimleri yaptık fakat birisini bulamadık. Twitter'dan başvuruda bulunan birine filmde destekçi oyuncu rolü verdik. Bizim filme başlayacağımız dönemde Ezgi'nin dizisi bitince beraber çalışma olanağımız oluyordur. Recep İvedik'ten önceki Şahan Gökbakar ile bugünün Şahan Gökbakar'ı arasındaki farklılıklar nelerdir? Biraz havalandım. latife latife. Allah'a şükür ben zaten oldum mümkün göze çarpan bir gelir düzeyine sahiptim. Kolejde okudum, İstanbul'a geldiğimde kendi evimi tutabildim. Ailemin böyle bir gücü vardı. Bu nedenle maddi anlamda pek bir farklılık olmadı. Fakat 'Recep İvedik'ten sonra milyonlarca insanın sevgisi hayatıma girdi. Şöhretli bir tanesi olunca da özel hayatım kalmadı. Sonuç şekilde belki yaşla ilgili şekilde da İstanbul'da yaşamaya başlamış olmaktan ötürü da bazı değişimler yaşamış olabilirim ama öyle 'Ne oldum abi' bunun gibi ruhsal değişimler söz konusu değil. Başarının en esas nedenlerinden birinin gözlemlemek olduğunu biliyoruz. Bundan Böyle o kadar da rasat yapabiliyor musun? İnsanlar beni gördüğü vakit o anki natürel hallerinden çıktıkları için artık gözlemlerimi çaktırmadan yapmaya çalışıyorum. Fakat yurt dışında çok rahatım. Sokaklarda oturup 6-7 saat bireyleri gözlemleyebiliyorum. Her gördüğüm kişiye bir öykü yazabiliyorum. Neden fazla fazla vatan dışına çıkıyorsunuz? Her insan sokakta yürümekten, vitrinlere bakmaktan, mağazaları dolaşmaktan ya da arkadaşlarıyla bir yerde oturup sohbet etmekten mesut olur. İşte ben o mutluluğu lakin vatan dışında yaşayabiliyorum. Türkiye'de sürekli bir kaçak hayatı yaşamak yorucu olmaktadır. Vatan dışına gittiğimizde arkadaşlarımla bir banka oturup sohbet edebiliyorum, geleni geçeni izleyebiliyorum. Bugüne kadarki vatan dışı gezilerinde en fazla ne öğrendiniz? Türk kızlarının yabancılara oranla çok güzel olduğunu öğrendiğinizi biliyoruz.Evet, öyle bir vaziyet mevcut. İngiltere'ye gittiğimde bir banka oturup gelip geçeni seyrederken hanımların hepsinin güzel olduklarını fark ettim. Genetik olarak güzeller, sarı saçlar, mavi gözler, beyaz tenler, bebek yüzler. Tamam da bir ruhları, işveleri, cilveleri yoktu. Öyle ot gibi oradan orayı yürüyorlar. Ama Türk kızları öyle mi? Hepsi bakımlı, saçlar, parfümler, kıyafetler. Bizim kızlar da işve var, cilve var, ruh mevcut. Bu nedenle Türk kızlarının üzerine tanımam. Komediye yön verdiğinizi düşünüyor musunuz? Böyle bir gayeniz mevcut mı? Yaptığım komedinin bir tarzı olduğunu düşünüyorum. Hatta taklit edilmeye çalışılan fakat başarılamayan bir tarzı var. Fakat bunu 'ben fazla büyük, fazla ayrıcalıklı bir uğraş yapıyorum' yönünden söylemiyorum. Benim yaptığım komedinin çok ince bir ayarı var. O ayarı gerçekte fark etmeden yapıyorum. Taklit etmeye çalışanlar aslında o ayarı kaçırdığı için çektikleri filmler çoğu zaman gülünç olmuyor. Tek amacı güldürmek olan bir adamım ben. Güldürmek için yapmayacağınız şey bulunmamakta mu? Güldürmek için yaratıldığımı, bu dünyadaki görevimin kişileri güldürmek olduğuna inanıyorum. Lakin bu güldürme adına sınırsız olduğum anlamına gelmemeli. içinde yaşadığım topluma ait değerlere ait konulara dikkat ederim. Toplumun değerleri konusu için mizah yapmak zaten insanları güldürmez, incitir, kırar, üzer ve kızdırır. Televizyona meslek yapmamanızın nedeni özgürlüğünüzün kısıtlanacak olmasından mıdır? Aslında ben televizyonda skeç yaparak internette ünlenmiş biriyim. Televizyonda yaptığım işlerin karşılığını pek alamadım. Kanal, yeterince arkasında durmadığı için programlarım çok aşırı geç bir saatte yayınlanıyordu. Kimi programımı yayınlamayıp yerine bir film giriyorlardı. Peki şimdi peşinden koşulma durumu var mı? Çok astronomik tekliflerde de bulunuyorlar ama televizyon beni çok mutsuz ettiği için yer almak istemiyorum. Fikrimi değiştirirse kendi şartlarıma göre televizyona uğraş yapmak istiyorum. Ne yapacaksam yapayım her şeyini kendim yapar televizyon kanalına kaset tesliminde bulunurum. Film festivallerinde sebep komedi filmi yok? Göndermiyor musunuz, istemezler mı? Filmimi göndersem alacaklarını sanmıyorum. Güldürü filmlerine talep bulunmamaktadır. Filmlerimi bırak beni çağırmıyorlar. örneğin Altın Portakal Film Festivali'ne hiç çağrılmadım. Çağrılırsam gider miyim bilmiyorum, sanmıyorum. Hülya Avşar'ın başkanlık yaptığı bu yıla kadar Altın Portakal pek popüler kültürle ilgili bir organizasyon değildi. Daha çok ilk kere gördüğümüz yönetmenlerin, 'biz emeğimizi koyduk' diyen emekçi arkadaşların kadife ceketlerle konuşma yaptığı bir festivaldi. Altın Portakal Film Festivali'ni ne zaman ciddiye alırım biliyor musunuz? Ne vakit? Katılan beylerin smokin, hanımefendilerin ise güzel tuvaletlerini giyecek. Bir televizyon kanalı da 6 saat boyunca canlı yayın yapıcak ve en fazla reytingi alacak. İşte ben Altın Portakal Film Festivali'ni o zaman ciddiye alırım. Altına kot, üzerine kadife ceket giymiş, boynuna fular takmış emekçilikten söz eden kişilerin sektöre bir katkıları olduğunu düşünmüyorum. Belki kendilerine ve kendi kafalarındaki sinemaya katkıları vardır lakin sektöre pek bulunmamaktadır. Bir film festivaline çağrı edilmemiş olmak kariyerinizi zedeler mi? Ben, Cet, Cem, tan piyasaya katkı oluşturan insanlarız. Bunun karşılığında sırf 'Allah sizden de razı olsun' bekliyorum. Fakat olmuyor. Türk Sineması'na o kadar gişe yaptırmış, tüketicilere büyük maddi girdi sağlamış bir tanesi olarak bir festivalden tebrik plaketi alabilirdim lakin kimsenin aklına "Şahan'a, Ata'ya, Cem'e bir kutlama plaketi verelim gelmiyor. O kadife ceketliler bizim işlerimiz için 'rezil işler bunlar' diyor. Sanki Türk Sineması, Fransız Sineması gibiydi de biz mi bozduk? Şahan, Cem, Cet, tan, Mahsun ne kadar yoğun film çekerse Türk Sineması'nın izleyicisi o kadar artar, o kadar gelir elde edilir ve bizi beğenmeyen kadife ceketliler bakanlıktan o kadar daha yoğun kredi alır. Bu dediğim bir duruma de gelinecek. Kimse bunun önünde duramaz. Her kesimden her yaştan seveniniz olduğunu göz önünde bulundurursak toplumdaki şiddet unsurları için tavsiyelerde bulunmak ister misiniz? Maçlarda insanları kafasına şişe atacak, birbirini bıçaklayacak kadar fanatik olmanın psikolojisini anlayamıyorum. Futbolun bir eğlence vasıtası ve önemli paraların döndüğü bir sektör olduğunun artık anlaşılması gerek. Kadına şiddet alanında o kadar sık şey söylendi ki. Ben farklı ne söyleyebilirim? Cezaların artarak çoğalması devletin hanım sığınma evlerinin sayısını çoğaltması ve psikolog yardımında bulunması gerektiğini düşünüyorum. Alman Sineması'ndan teklifler almıştınız. Neden olmadı? Yabancı bir ortakla uluslararası sektöre işler yapmak istiyorum. Bir kaç konuşmuşluğumuz mevcut. Almanya'dan gelen teklifte 'Recep İvedik'i Alman Ordusu'nda konuşlandırmak istediler. Ne var ki Alman Ordusu, 'Recep İvedik'in olabileceği bir yer olmadığını düşündüğümden o öneri hayata geçmedi. Ortadoğu'ya film dağıtan bir firma bizimle temasa geçti. Konuşuyoruz, bakalım neler olacak? Kimin hangi başarısı karşısında kendini küçüldükçe küçülmüş hissediyorsunuz? Hüsain Bolt'un karşısında. Ne zaman yarışsa 'Biri şu adamı artık geçse' derim. Yarışlarda sağına soluna baka baka 5 m. ayrım atması sinirlerimi hoplatıyor. sebebi ise küçükken hep hızlı koşmaya çalışan biriydim lakin arkadaşlar arasındaki yarışları hiç kazanamazdım. Para ve şöhretiniz mevcut. Başarılısınız. Eksik olan nedir? mesele çocuk? Allah'a şükür her şeye sahibim. Bir eksiğim yoktur. Çocuklarımın olmasını fazla isterim, böyle hayallerim mevcut lakin şu anki konu başlıklarım altında evlenmek bulunmamakta. 37 yaşından sonra evlenip çocuk sahibi olmayı planlıyorum. Bir çok arkadaşım baba olmanın keyfini anlata anlata bitiremiyorlar. İnşallah ben de baba olmanın keyfini yaşarım. Hiç birine evlenme teklifinde bulundunuz mu? Hayır, bulunmadım. Bulunsaydım zaten evli olurdum. Kesin kabul ederdi yani. Benimle evlenmeyi kabul etmeyecek kadına teklifte vardır muyum? Bir bayan için ağladınız mı? Çok. Gerçekten çok aşırı ağladım. Ben duygusal bir adamım, ağlarım. Kendimi tutmam. özellikle üniversite zamanlarında çok aşırı ağladım. Hiç aşk açısı çektiniz mi? İki-üç kere bayağı aşk açısı çektim. örneğin üniversitedeki sevgilim yanlış bir anlamadan dolayı benden ayrılmak istediğini söyleyince adete yıkıldım. Bende bir kalp ağısı, sorma gitsin. Peşinden gitmediniz mi? Hayır, ben saygılı bir insanım. 'Senden ayrılıyorum' derse birsi yalnızca nedenini sorarım. 'Hayırrrr, benden ayrılamazsın, nasıl ayrılırsın?' demem. dedi.